15 Aralık 2011 Perşembe

Fotoğrafta Kompozisyon

Çektiğimiz fotoğrafları " Önüme geleni çekerim " mantığıyla çekmiyorsak ya da olaya biraz daha sanatsal bakayım diye düşünüyorsak dikkat etmemiz gereken bazı başlıklar var. Bu başlıkları uyguladığımızda fotoğrafımıza biraz daha anlam katabileceğimizi düşünüyorum. Bu başlıkları biraz açalım:

                                                3'te 1 Kuralı

Bu kuralda fotoğraf karesini eşit şekilde 3'e bölecek enine ve boyuna hayali 2 şer çizgi çizeriz. Çizgilerin kesiştiği yerler fotoğrafta vurucu etki yapan yerlerdir. Her fotoğrafta konuyu karemizin tam ortasına yerleştirmek zorunda değiliz. Örnek fotoğrafımda yaprak tam sağ alt kesişim noktasına denk geliyor.





 Dikey - Yatay Kare

Çekeceğimiz karenin dik mi yoksa yatay mı olacağına konumuza göre karar vermeliyiz. Fotoğrafta vermek istediğimiz şey, kardajımızın derecesini belirlemelidir. Örneğin geniş bir dağ ya da göl manzarası çekiyorsak karemize mümkün olduğunca fazla manzara sokmak isteyeceğimizden geniş açıyı tercih etmeliyiz ama güneşin denizin üzerindeki yansımasını dik kardajla daha iyi anlatmamız mümkün. Bu biraz da kadrajı dik tuttuğumuzda fotoğrafa istenmeyen hangi öğerler giriyor, geniş tuttuğumuzda neleri kaçırıyoruz gibi sorularla doğru yolu bulabileceğimiz bir durum. Ancak üstadlar her zaman önce dik kadrajı düşünün derler.




Örnek fotoğrafta eğer dik kadrajla çekmeseydim Moskova Devlet Üniversitesi'nin önündeki havuza düşen yansımasının tamamını göremeyecek, onun yerine üniversitenin sağında solunda bulunan konumuzla alakalı olmayan bazı binaları görecektik.






İkinci örnekte ise kardajı dik tutsaydım yaşlı amca ve kuşlardan oluşan kompozisyonumuza amcanın karşısındaki cadde, oradaki arabalar ve binalar girecekti. Böylece amcanın kuşlarla olan yalnızlığı kaybolacaktı.






Doğru Zamanda Deklanşöre Basmak

Doğru zaman dediğimizde her zaman aklımıza zıplayan birinin havada en yükseğe vardığı an deklanşöre basmak gelmesin. Doğru zaman; fotoğrafta anlatmak istediğiniz konunun, fotoğrafa bakana o duyguyu verebildiği andır. Unutmayalım, bir film çekiyorsanız istediğiniz konuyu izleyiciye dakikalarca, hatta saatlerce anlatabilirsiniz ama fotoğraf çekiyorsanız belki 1 saniye bile sizin için uzun bir zaman.

Şimdi Ankara Kalesi'nde çektiğim iki fotoğrafı ele alalım.



Birinci karede satıcı bayanın üşüdüğünü ve yüzündeki mutsuzluğu görüyoruz.


Bu karade ise ilk çektiğim kareden saniyeler sonra bayan eldivenini taktı ve güldüğü an benim için doğru andı.




Perspektif ve Çizgiler




İlkokulda resim yaparken çizdiğimiz yollar perspektif gereği uzadıkça daralıyordu. Fotoğrafta bu durum görüntüye derinlik katıyor, fotoğrafı güzelleştiriyor. Karşıya doğru uzayan perspektif fotoğraflarında genelde dik kadraj tercih edilir.









Perspektifi ele alarak fotoğraf çekerken makinenin yüksekliği de önemlidir. Makineyi ne kadar yere yaklaştırırsak etraf o kadar görkemli çıkar. Konuyu ortalayamazsak ya da makineyi biraz da olsa yamuk tutarsak perspektif yamulur.






Çizgiler konusunda dikey, yatay ve çapraz (vertical, horizontal ve diagonal) çizgiler fotoğrafta başka bir kompozisyon konusudur. Özellikle diagonal fotoğrafta önemli bir yere sahiptir.
















31 Mayıs 2011 Salı

Damla Fotoğrafı Çekmek

Merhabalar. Bugün sizlere en basit şekilde, kit lens ve dahili flaş ile damla fotoğrafı çekmeyi anlatmaya çalışacağım.

 
Kullanacağımız malzemeler;

Gazete (Etrafı ıslatmamak lazım)
Masa lambası
Tripod
Borcam
Minik poşet
A4 Kağıt (Fon için)




Borcamı taşmasına bir iki parmak kalana kadar su ile dolduruyoruz. Minik bir poşete de su dolduruyoruz ve borcamın yukarısında bir yere asıyoruz. Astığımız poşeti sabitlemeliyiz çünkü damlaların her zaman aynı yere düşmesi lazım. Borcamın altına ve arkasına, kağıt ya da kumaş ile beyaz fon yapıyoruz. Daha sonra isteğe bağlı renkli malzemeler de koyup suya renk vermesini de sağlayabiliriz. Lambayı suyu en iyi aydınlatacak şekilde koyduktan sonra dekorasyonu bırakıp işin teknik boyutuna geçelim.



Tripod ile makinemizi sabitledikten sonra flaşımızı açıyoruz. Makineyi manuel moda alıp, enstantaneyi 1/160 ya da 1/200, diyaframı 8, ISO'yu 200'e sabitliyoruz. Manuel focus ile damlaların düştüğü yere bir kalem yardımıyla elle netlememizi yapıyoruz ve en doğru anı yakalamayı bekliyoruz.

Doğru anı beklerken vizörden bakmak zorunda değiliz. Elimiz deklanşörde, gözümüz borcamın üzerinde olabilir. Daha büyük bir çerçeveden bakmak varken kendimizi vizörle sınırlandırmamıza gerek yok.

Ve sonuçlardan bazıları...











17 Mayıs 2011 Salı

Fotoğrafta Renk ve Beyaz Ayarı



                                          Fotoğrafta Renk



Renk bir nesnenin üzerinde düşmesi ve onu gözümüzle algılayıp beynimizde idrak etmemizle oluşur. Televizyon ve monitörde olduğu gibi fotoğrafta da RGB kısaltması sıkca karşımıza çıkar. 3 toplumsal ana renk olan RGB ingilizcede Red Green ve Blue kelimelerinin baş harflerini temsil eder.

Kırmızı, yeşil ve mavi renklerini kayıpsız olarak karşılaştırdığımızda beyaz rengi buluruz. Yandaki tabloda oluşan renklerin bir şeması mevcut.





                                       Beyaz Ayarı

Fotoğraf makinelerimiz ışığa gözlerimizden daha hassas olduğu için doğru rengi bulmada bazı sorunlar olabiliyor. Örneğin floresan bir lambanın altında makinelerde WB (White Balance) olarak gösterilen ayarımızı tungsten aldığımızda renklerde sapma meydana gelir, beyaz rengimiz beyaz olarak çıkmaz. Beyaz ayarında ana elemanımız olan kelvini, ışığın sıcaklığının ölçümü olarak ele alacağız. Renklerde sapmanın nedeni de doğru kelvin ayarı kullanmamamızdır.

Makinelerdeki otomatik beyaz ayarı yüksek ihtimalle doğru sonucu veriyor. Doğru sonucu vermediğinde de tabii ki işin içine photoshop giriyor. Ancak işimizi garantiye almak için doğru ayarımızı yapabiliriz. Yandaki tabloda benim makinenin beyaz ayarı var. Her simge bir kelvin değerine karşılık geliyor. Ortamdaki ortalama kelvin derecesi ile makinemizdeki karşılığını doğru seçersek, renklerimizi olduğu gibi çıkartabiliriz. 







 Yandaki tabloda, simgeleriyle beraber makinemizin ayar bölümündeki seçenekler ve kelvin karşılıkları yer alıyor.








Bu tabloda ise hangi ışık kaynağının kaç kelvine denk geldiğini görüyoruz.




10 Mayıs 2011 Salı

Çekim Modları - 2

Bu yazıda biraz daha profesyonel modlara değinelim. Tabii ki her makinede aynı simgelerle ya da harflerle temsil edilmiyor. Ben en çok kullanılan iki makine olan Canon ve Nikon'u baz alarak açıklamaya çalışacağım.

Program Modu




P (Program): Bu modda makine diyafram, enstantane gibi ayarları kendisi otomatik yaparken sizlere iso, pozlama telafisi ve beyaz ayarı gibi bazı ayarları değiştirmenize imkan sağlar.







Manuel Mod


M (Manuel): Manuel modda makine emrinize amade durumdadır. Bütün ayarları kendiniz yaparsınız. ISO'yu otomatiğe alırsanız her makine kendine sabit bir değer belirler. Pozlama telafisinde makine size güzellikler yapar, yardımcı olur.Bazı makinelerde BULB* özelliği bu moda yerleştirilmiştir.






Diyafram Öncelikli



AV (Aperture Value): Nikon makinelerde A simgesiyle gösterilir. Makinede diyafram, ISO, pozlama telafisi, beyaz dengesi... gibi ayarlar sizin elinizdedir. Makine bunlara göre enstantaneyi kendi ayarlar. Net alan derinliği vermek istenildiğinde özellikle bu mod seçilmelidir.








Enstantane Öncelikli 



TV (Time Value): Nikon makinelerde S harfiyle temsil edilir. Makinede diyafram ayarı hariç gerisi bu modda size bırakılır. Çekmek istediğiniz duruma göre uzun pozlama için ya da hızlı bir objeyi durdurmak için bu mod çoğunlukla tercih edilir.







*Bulb: Bu mod makinemizin diğer modlarda imkan verdiği süreden daha uzun süre pozlama yapabilmemize imkan sağlar. Deklanşöre basarak fotoğraf çekmeye başlar elimizi çektiğimizde çekmeyi bırakırız. Bu yüzden tripod, uzaktan kumanda gibi yardımcılar devreye girer. Elimiz deklanşöre sürekli basılı olduğunda tripoda rağmen ister istemez makineyi titretme ihtimalinden dolayı uzaktan kumanda son derece önemlidir. Uzaktan kumandaya devamlı basılı tutmak zorunda kalmazsınız. İlk basışta çekim başlar, ikinci basışta sona erer.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Çekim modları

Çekim modlarını fotoğraf makinemizin otomatik olarak yaptığı, neredeyse bütün makinelerde olan, bize iş düşmeyen modlar ve kontrolün kısmen ya da tamamen bizde olduğu modlar olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. İkinci grupta bahsettiğim özellikler diyafram, enstantane öncelikli modlar gibi genelde prof ya da yarı prof makinelerde olan özelliklerdir.

Bütün makinelerde olan özelliklerden başlayalım.

Portre modu




Portre: Modları seçtiğimiz çarkta kadın simgesiyle gösterilir. Diyaframla alakalı bir moddur. Ön plandaki nesneyi net yaparken arkaplan daha flu çıkar.

 





Makro modu




MakroMod çarkında çiçek simgesiyle temsil edilir. Makinede mümkün olan en yakın mesafede netlik yapılmasına imkan sağlar.








Manzara Modu



Manzara: Çarkın üzerinde dağ simgesiyle yerini alır. Makine diyaframı otomatik olarak daraltarak fotoğrafın maksimum netliğe ulaşmasını sağlar. Renk sıcaklığı da artarak doygunluk fazlalaşır. Böylece yeşiller daha yeşil, kırmızılar daha koyu rengini alır.










Spor Modu



Spor: Koşan adam simgesiyle gösterilir. Yüksek hızda hareketi dondurabilmek için yüksek enstantaneye ayarlanır ve genelde seri çekim modu devreye girer. Yine diyafram değeri yüksek olup net alan fazlalaşır. 









Gece Çekim Modu



Gece Çekim: Simgesi bir insan kafası yanında ay ya da yıldız olan bu mod ışığın çok az olduğu durumlar için düşünülmüştür. Makineye daha çok ışık girebilmesi için flaş desteği ile birlikte enstantaneyi düşürerek çekim süresini uzatır. Böylece daha aydınlık fotoğraflar elde edilmeye çalışılır. 















 

Otomatik: Makinenin üzerinde genelde yeşil tonlarda bir simge ile temsil edilir. Bu modda bütün hüner ve kontrol makinededir. Işığı ölçerek tüm ayarları ona göre yapar. Cep telefonuyla fotoğraf çekmekten hiçbir farkı yoktur. Bütün tekniği makineye bıraktığı ve fotoğraf çekene bir şey düşmediği için en çok tercih edilen mod da budur.